Hoşgeldin Aralık

Sonbahar Kasım’ın son iki gününde büyük bir fırtınayla koca bir gösteri yaparak veda etti. Artık resmen kış ayları hayatımıza giriş yaptı bugün. Hoş gel Aralık. Bilmiyorum hoş mu geldin ama sen gene de hoş gel.


Severim ben Aralık ayını. Yılın en güzel zamanlarıdır. Ciddi anlamda yaşamımla muhasebe yaptığım bir dönemdir. Ayrıca çok şey de öğreten bir aydır. Ben mesela çok fazla plan yapmamayı öğrendim Aralık ayından. Plan yaparsın yaparsın Tanrı gülümser eski bir özlü sözde olduğu gibi.


O nedenle gidene güle güle gelene hoşgeldin demeyi öğrenmek gerekiyor zor da olsa. Bu tabii her anlamda.


İki senedir gelecek yıl bu yıldan daha iyi olacak dedikçe tersi oldu. O nedenle ben artık bunları demekten de vazgeçtim.


Baksanıza etrafınıza, şu içinden geçtiğimiz süreçten kaç kişi gerekli dersi aldı sizce? İnsanlar deli gibi. Freni patlamış araba gibi yokuştan aşağıya gidiyoruz. Hala her şeyin eskisi gibi olacağını sananlar var.


Hiçbir zaman hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Aynı suda iki kez yıkanamazsın. Değişmeyen tek şey değişme yasasıdır. Büyük bilge Herakleitos’un bu sözünü unutmamak gerek.


Bilmem farkında mısınız ama her şey çok farklı bir yere evriliyor. Dünya tamamen değişiyor ve bazıları hala eskisi gibi olacak diye o çürük iplere tutunuyor. Bazı sinsi ve içten pazarlıklılar da diş gıcırdatarak birilerinin yerini almaya çalışıyor. Ama bilmiyorlar ki taklidin taklidi olmaktan öteye gidemiyor hatta işin en kötüsü çok ama çok komik ve iğreti duruyorlar. Kimse kimsenin yerini alamaz, bazılarının yeri de asla dolmaz. Kimse de kimsenin ekmeğini yiyemez.


Dünya son hızla değişiyor, biz hepimiz geçiş kuşaklarıyız. İzliyoruz öylece. Peki ne yapmak lazım? Bence akışa uyum sağlamak. Gerisi boş.


Ben örneğin fazlalıkları attım üzerimden. Atmaya da devam ediyorum. Minimalistim ben ve hayatın her alanında minimalist olmak gerektiğini anladım son zamanlarda, özellikle de bu içinden geçtiğimiz süreçte. Sevmediğim, istemediğim ve rahat olmadığım, beni strese sokan, canımı sıkan, değersiz hissettiren hiçbir şeyi ve hiç kimseyi tutmuyorum artık hayatımda. Zor mu? Evet zor gibi gelebilir başta ama aslında en doğrusu bu. Denemeden bilmek mümkün değil.


Elbette bazı arzularım ve hayallerim var. Rehberlik yapmaya hayat ve ortam izin verdiğince devam edeceğim ama önümüzdeki zaman diliminde hayatımın daha özel alanlarında bazı değişikliklere de gitmek için ciddi adımlar attım.


Örneğin Selçuk’taki evimle ilgili düşüncem değişmedi. Çok severek aldığım bir arsaya gene çok büyük fedakarlıklarla ve severek yaptırdığım evimi satıp farklı bir yaşama geçmeyi, kendime küçük bir üs oluşturup hayalimdeki karavanı da yaptırıp gezip yazılarımı, kitaplarımı yazmaya devam etmeyi düşlüyorum. Kısmetse olacaktır.


Umarım daha kötüsüne gitmiyoruzdur ama artık sürekli bu süreç nedeniyle ertelenmek zorunda kalan kitaplarımı da yayınlamak, web sitemle, YouTube kanalımla vs daha yoğun uğraşmak hayalim de var. Hayırlı olacaksa olsun.


Bu ay bir iç hesaplaşma ayıdır aslında. Oturup yüzleşmek için iyi bir zamandır. Ey sinsi ve içten pazarlıklılar, konuşurken karşısındakinin gözünün içine bakamayanlar, sürekli atıp tutup sonra bazı kişileri gördüğünde nasıl kaçıp uzaklaşacağını bilemeyenler, size de tavsiyemdir, en azından deneyin.


Hoş geldin Aralık. Hoş gel…


Using Format