- SERBEST KÜRSÜ (Blog)

  1. Hrant’ı Okumak ve Okuduğunu Anlamak

    2018-01-12 09:30:00 UTC
    Hrant Dink barış adamıydı. Dostluk, kardeşlik, birlikte yaşamak, eşitlik kavramlarını en güzel anlayan ve anlatan adamdı Ama ne yazık ki bu birilerinin hiç de işine gelmedi. Göz göre göre, 2004 senesinden başlayarak, iki sene önce AGOS gazetesi önünde kalleşçe katledilişine kadar geçen zamanda tehditler ve her türlü saldırı karşısında yalnız…

  2. Avucumdaki Yürek (*)

    2018-01-12 09:28:00 UTC
    Avucuma bir yürek kondu… Dünya güzeli, kocaman, yüce bir yürek… İnanamadım, bakakaldım Sonra yumuşacık kavradım Seyrettim uzun uzun, nasıl attığını inceledim Sustum, nefesimi tuttum o atışları duymak için Kulaklarım sağır oldu, tüm dünyayı kapladı o atışların sesi… Dokundum ona Sıcaklığını hissettim elimde O sıcaklık tüm vücuduma yayıldı ve benim yüreğimi…

  3. Gecikmiş Bir Mektup

    2018-01-12 09:01:00 UTC
    Karanlık kendi içinde ilerlerken Hep karanlığa karışır. Yetmez kolların sarmaya sevdiğini Ararsın boşuna aydınlığı Bir yaprak hışırtısı gibi Rüzgârında dalların… Gece kara Gözler kara Uyku kapkara Kaçsan gitsen buralardan Bu dipsiz derin kuyulardan Siler bellekleri gece Anlamsız kıvrımlarında hayatın Ama inadına meyve verir ağaç  Sen yüreksizliğine ağla Akıt gözyaşlarını Yalancı

  4. Güvercinime Güvercin Postası

    2018-01-12 08:57:00 UTC
    Hrant Beni vurdular. Sana isabet etmeyen o dördüncü kurşun geldi tam benim kalbimin orta yerine girdi ve paramparça etti kalbimi, sonra da yoluna devam edip beynime saplandı. Orada duruyor. Hiç çıkmayacak. Beni de vurdular Hrant. Senin vurulduğun an, beni de vurdular. Seni tanıyan, tanımayan, anlayan, anlamayan, anlayamayan herkes bir şeyler…

  5. Bozkırdaki Otobüs - 4

    2018-01-12 08:36:00 UTC
    SICAK Güneş bembeyaz bir sıcaklıkla yakıp kavuruyordu uçsuz bucaksız bozkırın orta yerinde… Eski bir kırmızı otobüs durdu uçsuz bucaksız bozkırın orta yerinde tozu toprağa katarak…  Uçsuz bucaksız bozkırın orta yerinde duran otobüsün kapısı açıldı… Motoru hırıltıyla çalışıyordu… Açılan kapıdan ince topuklu kırmızı bir ayakkabı bozkıra bastı. İkinci ayakkabı da birincinin…

  6. Bozkırdaki Otobüs - 3

    2018-01-12 08:25:00 UTC
    GÖZLÜK (Bir yol hikâyesi) Kadın otobüsün camından yorgun bakışlarla dışarıya baktı. Yolun kenarındaki otlar ilgisini çekti. Otobüs durmadan ilerliyor yoldaki çizgi hiç bitmek bilmiyordu. Neden bir numaralı koltukta oturuyordu? Normalde cam kenarı sevmezdi. Öyle bir anda oluvermişti işte, bilet alırken ‘bir numara müsait’ diyen görevliye, ‘tamam’ deyivermişti. Neyse, olmuştu artık.…

  7. Bozkırdaki Otobüs - 2

    2018-01-12 08:19:00 UTC
    KUM FIRTINASI Düşüncelerim rüzgâr olsa, üflesem ta uzaklara… Gözlerimi kapatıyorum. Gene o bozkır, gene o otobüs. Ayağımı basmadan üstünden kayıp gittiğim toprak gibi akıp giden zaman içimi acıtıyor. Sapsarı bir ışık gözümü alıyor. Camdan dışarı bakıyorum. Düşüncelerim rüzgâr olsa, üflesem ta uzaklara… Evet, bu sefer düşünüp düşünüp susmayacağım… Haykıracağım, bağıracağım,…

  8. Bozkırdaki Otobüs - 1

    2018-01-12 08:13:00 UTC
    BENİM FİLMİMİN MÜZİĞİNİ SEN YAP MÜZİK TANRISI Arto Tunçboyacıyan’a… Benim filmimin müziğini sen yap Müzik Tanrısı…  Sen denizi taşı bozkırlara, Denizi taşı dağlara. Senin müziğin olsun filmimin müziği. Bir beste yap, Bozkırları getirsin yatak odamın penceresine Hüzün dolsun içeri Toz, toprak, duman dolsun Essin rüzgâr ortalık karışsın. Otobüs ilerlerken bozkıra…

  9. Güneşe Yazılan Yazılar - 6

    2018-01-12 08:07:00 UTC
    GÜNEŞE VARMAK Tek bir gözyaşım vardır benim, tek bir damla… Ey güneş… Sen, İkaros’u hatırlar mısın? Hatırlar mısın seni aşıp, kanatlarını başına çalıp sonra da Arşipel’in dibini boylayan İkaros’u? İkaros öleli binlerce yıl oldu. Sevgiyi yaşadı, ihaneti yaşadı. Göze aldı seni aşmayı. Binlerce yıl önceydi… İkaros benim tüm kuşlarımın kanatlarını…

  10. Güneşe Yazılan Yazılar - 5

    2018-01-12 08:02:00 UTC
    ZÎN’İN GÜNEŞİ Ey benim kara kaşlım,  Katran karası saçlım,  Ey benim gece gözlüm…  Sen ey doğunun şahsüvarı, Güneş ol, doğ gönlüme. Ben girmem kara topraklara, Sen kalk gel, uzan yanı başıma.  Gel ki, ay ve güneş gibi âlemi aydınlatalım. *** Aşk kalemiyle yazıldı bu sevda. Seni gördüğüm anda Kıyamet koptu…

  11. Güneşe Yazılan Yazılar - 4

    2018-01-12 07:53:00 UTC
    ÇAĞ TUFANI Güneş son ışıklarıyla akıllara durgunluk veren bir renk cümbüşü yaratmıştı Mezopotamya ovasının üstünde. Renkler güneşe tapınır gibi dans ediyorlardı. Çocuklar top oynamayı, tarladaki adamlar ellerindeki orakları, kadınlar terasta astıkları çamaşırı, yaptıkları yemeği bırakmış ellerini gözlerine siper etmiş ovadaki bu dansı seyrediyorlardı hayran hayran. Mezopotamya ovasında zaman durmuştu sanki……

  12. Güneşe Yazılan Yazılar - 3

    2018-01-12 07:49:00 UTC
    GÜNEŞE AŞK Güneş yakıyordu sarı sıcak topraklarını Mezopotamya’nın… Kadın, Adama baktı, çayından bir yudum alıp, “Sıcak” dedi.  Adam önündeki kahve fincanının sapından tutup, tabağın üstünde sağa sola çevirerek ve fincana bakarak “E bekle, içme hemen” diye yanıtladı. Kadın gülümsedi Adamın fincanı tutan eline bakarak. “Çay değil hava” dedi çay bardağını…

  13. Güneşe Yazılan Yazılar - 2

    2018-01-12 07:42:00 UTC
    GÜNEŞE AĞIT Gel gece, Hades’in karanlığı gibi gel, ört üstünü şehrimin… Tarihin en büyük acısı gelecek başımıza biraz sonra. Gel gece, sakla şehrimi, kimse görmesin bu acıyı… *** Çık gel karanlıktan… Yüreğim yolunu gözler Tutku şarabını tadar ruhum seni her gördüğümde… *** Dalgalar dövüyor bu gece kıyılarını şehrimin. Duyuyor musunuz…

  14. Güneşe Yazılan Yazılar - 1

    2018-01-12 07:33:00 UTC
    GÜNEŞİN PEŞİNDEKİ UÇURTMA Sarı sıcak sessizliği bozan bir sesle eğildiği yerden doğruldu Kadın. “Koşmayın çocuklar düşeceksiniz” diye bağırmıştı biri. Kadının kızıl saçlarının üstünde parlayan güneş gözlerini kamaştırdı. Gözlerini açmaya çalışarak sesin nereden geldiğini anlamak istercesine etrafına bakındı. Kirli elleri ile gözlerini ovuşturmak istemedi. Gözlerini kısıp ellerini nereye sileceğini bilemedi bir…

Using Format